TARİHÇİ İlber Ortaylı, “Trabzon için Kitap Zamanı” isimli kitap fuarı için geldiği Trabzon’da bir konferans verdi. Trabzon’la ilgili ilginç tespit ve önerilerde bulunan Ortaylı, “Trabzon siyasi çatışmaların kıyısında kalmaya gayret eden bir şehirdir. Ticaret güzergahı üzerindeki bir şehirdir. İran-Osmanlı ve Avrupa Ticaret Yolu’nun merkezlerinden biridir” şeklinde konuştu. Trabzon Irkçı Bir Kent Değildir
TRABZON için dışarda söylenen laflara ve ortaya atılan iddialara inanmamak gerektiğini kaydeden Ortaylı, “Trabzon içine kapanık, bağnaz ve ırkçı bir şehir değildir. Tarihte tüccarların büyük çoğunluğu İtalyan ve Rum’du. Dini misyonlar ve yabancı okullar yoğun olarak vardı. Yani burası kozmopolit hayata hazırlıklı ve böyle yaşamaya alışık bir bölgedir” ifadelerine yer verdi.
Trabzon İzmir’den de Öndedir
TRABZON’LA İzmir mukayesesi yapan Ortaylı, Trabzon’un tarihte İzmir’den çok daha kozmopolit olarak yaşayan bir vilayet merkezi olduğunu söyledi. Ortaylı, “Sadece burası değil, buranın sancakları ve kazaları da böyleydi. Mesela Giresun’un 30 küsür yıl belediye reisliğini yapan kişi Andrea’dır. Eğer burada bugün bazı şeyler olmuşsa sorumlusu buranın toprağı değildir” dedi.
Trabzon Hassas ve Tahammülsüzdür
TRABZON halkının işgale ve yabancı müdahalesine karşı fevkalade hassas ve tahamülsüz olduğunu kaydeden Ortaylı, “Trabzon’un siyasetteki önemine vurgu yaptı. Ortaylı “Çok partili hayatta Trabzon çok aktiftir. İttihatçılığa karşı çıkan hareketin içinde aktif yer alır. Moskova’da TKP kurulur buradadırlar. Karşı hareket de burada ortaya çıkar” ifadelerine yer verdi.
Trabzon’un Yüzü Doğuya Bakıyor
TÜRKİYE’NİN Euro Bölgesi’ne girmeyeceğini ve bunun doğru bir tercih olacağını belirten Ortaylı, “Kafkas ülkeleri ve İran’da gittikçe sıkılaştırılan bir yol takip etmek zorundayız. Bunun için burası en önemli noktalardan birisidir. Değişen hava trafiği şartları dolayısıyla bu bölge turizm bölgesi olacaktır. Buna dikkat etmeliyiz” dedi.
Trabzon Abdülhamid’i Anmalı
SULTAN Abdülhamit Han’ın Trabzon’un kültür ve şehir hayatında çok önemli yeri olduğunu belirten Ortaylı, “Hatta bu önemlilik ve yapıcılık bütün yakın tarihimizi kapsar. Trabzon’un o dönemde gördüğü imar ve imkan sonraki devirlerde kıyaslanmayacak kadar önemlidir. Abdülhamit bu kenttefarklı dinden ve dilden tebanın üzerinde koruyucu ve eşit davranıcı hükümdar tipidir” dedi.
TARİHÇİ İlber Ortaylı ‘Trabzon İçin Kitap Zamanı’ isimli kitap fuarı için Trabzon’a geldi. Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde önce bir konferans veren Ortaylı, daha sonra da okurları için kitaplarını imzaladı. Türkiye tarihine ilişkin kısa bir değerlendirme yapan Ortaylı, Trabzon’la ilgili ilginç tespit ve önerilerde bulundu. Trabzon’un siyasi çatışmaların kıyısında kalmaya gayret eden bir şehir olduğunu ve bunun her zaman önemli olduğunu söyleyen Ortaylı, 19. yüzyılda Trabzon’un eski rolünü devam ettirdiğini dile getirdi. Trabzon’un büyük bir ticaret güzergahı üzerinde olduğuna vurgu yapan Ortaylı, “İran- Osmanlı ve Avrupa ticaret yoludur bu. Çok eskiden kervan yolları batıya doğru devam ettiği halde, 19. asırda Trabzon Limanı’ndan Odesa’ya sevk edilmektedir. Odesa’dan simendifer vasıtasıyla Kuzey Avrupa’ya nakledilir. Yani Trabzon’un bir anlamda iç kesimlerle yani transit ticaret alakası bitmiştir. Fakat ulaşım çok yaygındır” dedi.
TRABZON İLE İLGİLİ SÖYLENEN LAFLARA İNANMAYIN
Ortaylı şöyle konuştu: “Burası için söylenen laflara çok inanmayınız. Çünkü Trabzon içine kapanık, bağnaz ve ırkçı değil. Tarihte buradaki tüccarın büyük çoğunluğu İtalyan ve Rum’dur. Şehirde aşağı-yukarı benim bildiğim kadarıyla 8-9 konsolosluk vardır, dini misyonlar ve yabancı okullar vardır. Sadece gayri Müslim okullar değil yabancı misyonlar da vardır. Yani burası kozmopolit hayata hazırlıklı ve yaşamaya alışık bir bölgedir. Eğer burada bazı şeyler olmuş ise bunun potansiyel ile kabahati sadece bu memlekette değildir. Bunu herkese söylemek lazım. Bu çok açık bir şeydir. Burada bir olay olmuş ise değişiklikler ortaya çıkmışsa, insanların fikir ikliminde kaymalar varsa bunun sorumlusu buranın toprağı değildir. Çünkü Trabzon tarihte İzmir’den çok daha kozmopolit olarak yaşayan bir vilayet merkezidir. Sadece burası değil bağlı sancakları kazaları ile de. Mesela Giresun’un 30 küsür yıl belediye reisliğini yapan kişi Andrea’dır, Andrea sonunda İkinci Abdülhamit’ten bizim başı bozuk paşalığı dediğimiz paşalık rütbesini de almıştır. Böyle Rum Ortadoks belediye reisinin yönettiği bir yerde bazı olaylar olmuş ise orada onu herhalde sadece oradaki insanların Müslümanların yapısına bağlayarak izah edemezsiniz. Bunu bilmek lazım. Onun için tarihi belgeleri lütfen dikkat edin.”
BİRİNCİ CİHAN HARBİNE KADAR TRABZON İŞGAL GÖRMEMİŞTİR
10 Şubat’ta İkinci Abdülhamit Han’ın 95. ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan Ortaylı, “Çok önemli bir dönemdir Türkiye tarihinde. İmparatorluk ideolojisinin, varlığının, tarz ve hayatının son dönemidir. Birinci Cihan Harbi’ne kadar Trabzon işgal görmemiştir. Yani fetihte burası 1461 yılı. Fatih Sultan Mehmet sayesinde buradan Pontus kuvveti bitiyor, müthiş bir nüfus transferi meydana geliyor ve o günden sonra Trabzon harp görmüyor. İlk defa Birinci Cihan Harbi’nin içinde Rusya ile karşı cephelere girdiğimiz için, burası 1915’de bombalanıyor. Ve bir kısa Rus işgali dönemi var. Bu burada yeni bir aksiyonel yaratıyor.
TRABZON HALKI İŞGALE VE YABANCI MÜDAHALESİNE KARŞI TAHAMMÜLSÜZ
Trabzon halkı işgale ve yabancı müdahalesine karşı fevkalade hassas ve tahammülsüzdür. Bugün politikalara hesap vermez. Her memlekette yani dünyayla teması olan her memlekette böyle hassas bölgeler vardır, bunu bilmeniz vardır. Mesela Rusya’nın Baltık kıyıları. Veyahut Almanya’nın Polonya ile Fransa ile sınırdaş gibi yerlerde bu hassasiyetler görülür. Ama en çok burada. Çünkü burası çok dış istilaya açık bir bölgedir. Ve 1915’te bir Rus istilası yaşandığı için de bu konuda son derece hassas son derece tahammülsüz bir şehirdir. Birinci Harp’ten sonra mütareke dönemindeki olaylarda da bunu aramak lazımdır. Hepsinin kendine göre bir izahı vardır. Bölgenin harbe ve harp dolayısıyla gelen işgal veya hukuksuzluğa tahammülü yoktur, bunu bilmek zorundayız. Maalesef nüfus yapısındaki kozmopolitizm 19. asır boyu bile çok faydalı bir karşılıklı ilişkiler arttığı halde birinci Cihan Harbi yıllarında ve sonrasında aynı tesiri yapmadığı için bazı konularda yine hassasiyeti olan bir bölgedir. Buna karşılık fiziki yapısındaki olumsuzluklar, madenler ve ziraatteki yetersizliklere rağmen Trabzon dış dünyayla kurduğu ilişkiler sayesinde idamei hayat etmiştir. Birinci Harp’ten evvel buraya Rusya’ya düzenli iş göçü olurdu bu buraya hayat verirdi. Birinci Harp’ten sonra Sovyet Rusya’nın ortaya çıkması ve dış dünyaya karşı duvarlarını kapatması nedeniyle Trabzon maalesef inzivada kalmıştır. Sadece ve sadece büyükşehirlere göçle hayatını sürdürebilmiştir. İşte bu dönemde Trabzon’un aşırı derecede maarife düşkün olduğunu ve insanların bir ölçekte iktisadi hayattaki kıvraklığı elde edemediklerinden dolayı zenginleşmenin yolunu Türkiye bürokrasisine, ilim hayatına, serbest mesleklere girmekte buldukları bir gerçektir. Bir sayım yaptığınız zaman mühendislik, tıp üniversite hocalığı gibi dallarda Trabzon Lisesi’nin yetiştirdiği talebe sayısının çok kalabalık olduğunu görürsünüz. Bu da eski liselerdendir. Sultan İkinci Abdülhamit Han devrinde kurulanlardandır hatta daha evveldir. Bunların içinde mesela liseler var, Kastamonu, Konya, Afyon, Ankara, Adana, İzmir, Bursa, İstanbul, Edirne ve Rumeli’ye doğru gidiyorlar. Bunların içinde Trabzon fevkalade Türk hayatına eleman yetiştiriyor.
TRABZON SİYASİ ÇALKANTILARA KARŞI ÇOK HASSAS
Bir diğer husus bu bölge Türkiye’deki siyasi çalkantılara karşı fevkalade hassastır. Çok partili hayata geçtiğimiz zaman denemesinde bile Trabzon’un çok aktif olduğunu görürsünüz. Mesela ittihatçılık ortaya çıkar Trabzon çok aktif olarak içindedir, ittihatçılığa karşı bir hareket çıkar yine aktif olarak içindedir. Moskova’da TKP kurulur buradadırlar. Biliyorsunuz genel sekreter burada öldürüldü. Karşı hareket de yine burada ortaya çıkar. Demokrasiye geçtiğimiz vakit, DP ve CHP kavgasında çok enteresan bir kalıp olarak silme kadar bir partiye girmez burası, her iki taraf da kuvvetlidir. Her iki partinin kurmaylarına bakınız Trabzonlular’ı görürsünüz arasında bu çok ilginçtir. Çünkü Trabzon’da siyasi hareketlilik göze çarpmaktadır. Son 50 yılın içinde nüfus hareketliliği itibariyle en çok göze batanlardan biridir. Yani buraya göç olmak aksine buradan göç olur. Bunun yapısı ne zaman değişecek? Değiştiği gün gelmiştir. Yani Kafkasya ve Kuzey Karadeniz ve İran tabiatıyla tekrardan buraya entegredir. Bunun için bir şeyin üzerinde ısrarla durmamız lazım. AB’ye girelim veya girmeyelim, İran Kafkasya ticaretini köstekleyecek tedbirlere mutlaka girmememiz lazım. Yani İran ve Kafkasya ülkelerine vize koyamayız. Rusya’ya Kafkas ülkelerine ve İran’a vize koyamayız. Çok önemlidir bu. Schengen rejimini buralarda tatbik edemeyiz. İlk işareti başvekil vermiştir. ‘Biz Euro’ya girmeyeceğiz ‘dedi. Son derece isabetli bir görüştür. Türkiye Euro sistemine giremez. Bu çok açıktır. Yani Doğu Avrupa ülkelerinin hepsi bu işleri bekledikleri halde Çek Cumhuriyeti reddetti, İngiltere, Danimarka ve İsveç zaten oralı değiller Türkiye’nin de aynı şeyi yapacağı anlaşılıyor ve doğrusu da budur, yapılmaması lazım. İkincisi transit yollarımızın kullanışı ve ilişkilerimiz bakımından Kafkas ülkeleri ve İran’la gittikçe sıkılaştırılan bir yol takip etmek zorundayız ki, Doğu Karadeniz Bölgesi Erzurum, Gümüşhane, Bayburt ve Trabzon hattı hayatiyetini korusun ve hatta kuvvetlensin. Bu en önemli noktalardan bir tanesidir. Değişen hava trafiği şartları dolayısıyla bu bölge bir turizm bölgesi olmak durumundadır. Bu ilk önce iş güç akımı şeklinde çıktı, yavaş yavaş oraya doğru yönelecektir. O nedenle biz bu bölgede bir eski eser koruması, bir kültürel çevre koruması, tabi çevrenin koruması hareketine önem vermekteyiz. Bunun gelişmesine de dikkat etmek zorundayız.
ABDÜLHAMİD TRABZON’UN KÜLTÜR VE ŞEHİR HAYATINDA ÖNEMLİDİR
95. ölüm yıldönümünde bir Sultan Abdülhamid Sultan Abdülhamit değerlendirmesi yapmalıyız. Trabzon’un kültür ve şehir hayatında en önemli rol oynayan hükümdarlardan biridir. Hatta bu önemlilik ve yapıcılık bütün yakın tarihimizi kapsar. Yani Trabzon’un o zaman gördüğü imar ve imkan sonraki devirlerle kıyaslanmayacak kadar önemlidir. Sultan Abdülhamid Son Roma İmparatoru gibidir. Yani bir takım farklı dinden ve dilden tebanın üzerinde koruyucu, eşit davranan hükümdar tipidir bu ve bitmiştir. Yani Sultan Abdülhamit’in ölümüyle bitmiştir bu.”