TRABZONSPOR’DAN BENİM EVLATLARIMI GÖNDERENLERE...
Bursaspor karşısında her kademesi ile tel tel dökülen Trabzonspor’u izlerken, aklıma neler ve kimler geldi bilir misiniz? Akhisar’daki Caner, Kadir, Abdulkadir, Kayseri’deki Mustafa ve Zeki, Osmanlı’daki Uğur... Ve de “Bunlar takımda olsaydı, en kötü ihtimalle Bursaspor maçı berabere biterdi” diye düşünerek hayıflanmam... Sonra maç beklenen gibi bitti, Trabzonspor attığının bir kat fazlasını yiyerek sahadan ayrıldı. Ben de, kendi kendime açtım ağzımı yumdum gözümü! “Benim uşaklarımı bu kulüp gönderip (hem de bedavaya), onların yerine hiç bir necasete yaramayanları alanların (hem de milyonlara) Allah yüzlerini güldürmesin, yedikleri içtikleri zehir zıkkım olsun!” Yetmedi, ilave ettim: “Tribünlerde elin yerli yabancısına, gavuruna azami tahammülü gösterirken, benim evlatlarımın en küçük bir yanlışına tepki koyanların, yuh çekenlerin de ağızlarına felç vursun, dilleri lâl olsun, Allah yüzlerini güldürmesin!” Zaten güldürmüyor da!
DİYANET-SEN’İN ÇAĞRISI...
‘Diyanet İşleri Başkanlığı eleştirilmeyecek!’ diye bir şey yok... Ama haksız ve yanlış yere eleştirilmesi de hiç doğru olmayan kurumların başında geldiğini bilmemiz gerekiyor. Diyanet teşkilatında çalışanların oluşturduğu sendika da bu tür konularda açıklama yapıyor, tepkisini ortaya koyuyor. Haklı olanlarına katılıyoruz. Ama mesela, adamın biri “...Bakara, makara...” dediği zaman, bir diğerinin “Yolsuzluk hırsızlık sayılmaz” diye fetva verdiğinde neden sesleri çıkmadı? İşte onu anlamıyoruz! Çünkü, söz konusu Din ve Diyanet olduğunda, “Allah rızası gözeterek” açıklama yapılması gerektiğine inanıyoruz da onun için!
AHALİNİN BİLGİSİNE...
“Analar ağlamasın” sloganı tedavülden kaldırılmıştır.