Askerlerin dayattığı meşhur “28 Şubat MGK” kararları, dönemin başbakanı merhum Erbakan’ın siyasi misyonunun tamamen “zıttı” durumdaydı. Ortadaki, bu realite nedeniyle 1996 yılının Haziran ayında göreve başlamış Refah-Yol hükümetini aradan geçen bir yıl sonunda( 1997 yılı Haziran ayı) görevden uzaklaştırılmıştır. Merhum N. Erbakan’ın başbakanlığındaki iktidarın devrilmesi ile öfke dinmemişti. Başta “milli Görüş” siyasi anlayışını yok etme adına akla hayale gelmeyen yöntemlerle ülke yaşanmaz hale getirilmişti. Bugünün Başbakanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığından bir şiir okuması nedeniyle hapse girmek zorunda kalmıştı. Refah Partisi kapatılmış Merhum Erbakan ve bir çok arkadaşı siyasi yasaklı hale gelmişti.
28 Şubat post modern darbesi , son 4-5 yıla kadar etkileri devam etmiş, Türkiye’nin demokratik, sosyal, siyasi , ekonomi ve diğer bir çok alanında derin tahribatlar yaratmıştır. Milletimize çok çile ve sıkıntılar yaşatan bu operasyonun başını askerler çekmekle beraber, birçok yan destekçileri de bulunmaktaydı. Bir takım; basın, yargı, sivil toplum örgütleri, sermaye gruplar, sendikalar ve üniversiteler bu süreçte aktif görev almışlardır. Bu kesimler çoğu zaman askerlerden de öteye giderek “ateşe benzin dökme” yolunu seçmişlerdi. Darbeler askerlerle “özdeş” algılanmakla beraber , hiçbir ihtilal askerlerin tek başına yapması mümkün değildir. Yakın tarihimizde yaşanan 28 Şubat sürecinde, kimlerin ne tür roller aldığı hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Yani bu karanlık dönemin hayata geçirilmesinde hem söylem hem de eylemsel (yargı, YÖK, basın gibi) anlamda, kendilerini saklama gereği duymamış önemli aktörleri kamuoyu tarafından yakinen bilinmektedir.
Yargının, Ergenekon’la başlayan anti demokratik eylemlerle ilgili soruşturmalarına son olarak “28 Şubat postmodern darbesi” de eklenmiştir. Açılan dosya ile ağırlıklı olarak askeri kanattan önemli tutuklamalara her gün yenileri eklenmektedir. Muhtemelen bu süreçte rol almış değişik kesimlerinde kapısı çalınacaktır. 28 Şubat süreci ile beraber Laiklik, cumhuriyet, Atatürk , rejim gibi nutukların gölgesinde , ülke de büyük yağmalama ve soygunlar yapılmıştır. Başta mütedeyyin kesim olmak üzere, ülke insanımız ağır bedeller ödemiştir. Bunların müsebbiplerinin adalete hesap vermesi de kamu vicdanını rahatlatacaktır.
Son 4-5 yıla kadar 28 Şubat anlayışını destekleyip, nutuk atanlar sanki buharlaşıp yok oldular. Sesleri sedaları çıkmıyor. Bu karanlık sürecin güçlü savunucularından bazı önemli simalar da, son dönemlerde günah çıkardıklarını izlemekteyiz. Bu şahsiyetler , sanki 28 Şubatı desteklememiş , ortalığı “velveleye” vermemiş gibi milletin hafızası ile alay ederek ağız değiştirmelerini hayretle değişik ortamlarda izlemekteyiz. Az da olsa bazı simalarında yaptıkları ayıpları itiraf ettiklerini de görmekteyiz.
28 Şubat’ın bin yıl süreceğinin söylendiği ve bu anlayışı desteklemek için yarışılan dönemlerden bugünlere gelindi. Cumhuriyetimizin yaşamasının temel anlayışı olarak sunulan 28 Şubat karalarını son dönemlerde savunan kimseye rastlayamıyoruz. 28 Şubat zihniyeti ve felsefesi sahipsiz kalmıştır. Millete rağmen hiçbir şeyin olamayacağı bir defa daha ortaya çıkmıştır.