Siyonist İsrail Yönetiminin tahrif edilmiş Tevrat’tan esinlenerek Bulut Sütunu adını verdiği kahpece saldırı sonucunda Filistinli Müslüman halkın seçilmiş temsilcisi Hamas’ın öncü kadrosundan Ahmet Cebari ve birçok sivil şehit edildi.
ABD’de Obama’nın ikinci kez Başkan seçilmesiyle bölgede İsrail’in küstahça davranışlarının son bulacağının propagandasını yapanların nasıl bir hayal âleminde yaşadıkları bir kez daha ortaya çıktı. Kim ne derse desin ABD İsrail’in bu davranışını görmezden gelecektir. ABD’de kim başkan olursa olsun eli kanlı İsrail’i desteklemeye devam edecektir. Çünkü ABD de, AB de, İsrail de İslam düşmanlığı üzerinde ittifak etmişlerdir. Siyonizm’e hizmet etmeyi kendilerine en yüksek hedef seçmişlerdir.
Halkımız bilmeli ki bu bölgede akan bütün kanın, bütün iç savaşların ve bütün terör olaylarının arkasında doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail vardır. Siyonist İsrail yönetimi bütün İslam ülkelerini ve bütün dünyayı ateşe vermekten kaçınmayacak kadar sapkın bir inanca sahiptir. İsrail’in kurulduğundan beri izlediği politika asla değişmemiştir. İsrail, Türkiye’ye ait topraklarında içinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı kendi kutsal ülkesi olarak görmekte ve buraları ele geçirebilmek için her türlü yönteme başvurmaktadır.
Başta ülkemiz olmak üzere Mısır, Tunus, Libya gibi ülkelerin küstah İsrail yönetiminin Gazze’ye gerçekleştirdiği son saldırı karşısında kınamakla mı iktifa edeceği yoksa daha da caydırıcı müeyyideler mi uygulayacağı çok önemlidir. Kınamanın İsrail’e onay vermekten öte olmadığı, bölge tarihine vakıf olanlar tarafından bilinen bir durumdur. İsrail’in anlayacağı tek dil şiddetine karşılık göreceği şiddettir. Özelikle Suriye’deki iç savaş sürecinde yerinde duramayan İslam ülkelerinin İsrail’e karşı uygulayacakları yaptırımları derhal görmek istiyoruz.
İsrail’in Kurban Bayramı öncesi Sudan’a yaptığı saldırının İslam ülkeleri tarafından görmezden gelinmesi bu saldırılar için cesaret bulmasına neden olmuştur. Şimdi bu saldırılarla ilgili Birleşmiş Milletleri göreve çağırmak bir acizliktir. Birleşmiş Milletlerin İsrail’e bu zamana kadar en ufak bir yaptırımı olmamıştır. Bundan sonraki süreçte de Birleşmiş Milletlerden İsrail’e karşı bir yaptırım beklemek hayalci bir tutum olacaktır.
Küstah Başbakan Netanyahu, ‘’Dünyanın İsrail’in vatandaşlarını koruma hakkı ve yükümlülüğü olduğunu anlaması gerek’’ demiş. Biz de diyoruz ki İsrail’in bölgede işgalci bir devlet olduğunu İsrail ile ilişkilerini sürdüren her İslam ülkesinin tüm dünyaya ilan etmesi ve İsrail ile tüm ilişkilerini sıfıra indirmesi gerek. Bu durumda terör devleti toplama İsrail gemilerle geldiği bölgelere yine aynı geri taşınacaktır.
Terörist İsrail’in yaptığı saldırıyı bir siyasi parti olarak biz kınıyoruz. Ancak İslam Ülkelerinde erki elinde bulunduran yöneticilerin ve hükümetlerin kınama düzeyinde kalan tepkilerini de muvazaa üzere yapılmış açıklamalardan öteye olmayacağını şimdiden ilan ediyoruz.
İslam ülkelerinin yöneticileri ya da hükümetleri İsrail’in şımarıklığı karşısında şayet çaresiz kalıyorlarsa biz biliyoruz ki bu durum bugün ortaya çıkmış değildir. Bu ülkelerin dünkü Batı yanlısı tercihlerinin bir sonucudur. Bu tercihin yanlış bir tercih olduğu Gazze’de yanan ateş diğer Müslüman ülkelerde de daha da şiddetli bir şekilde hissedildiğinde anlaşılacaktır.
Buradan İslam Ülkelerinin tüm yöneticilerine ve hükümetlerine sesleniyoruz. Bölgede huzur ve barış ortamı isteniyorsa bunun tek yolu vardır o da adalet ekseninde bir İslam Birliği’nin kurulmasıdır. Bir İslam Ülkesine yapılan saldırının bütün İslam Ülkelerine yapılmış gibi kabul edilmesidir.
Bir Müslüman’a yapılan saldırının İslam Birliği tarafından karşılıksız bırakılmamasıdır. Bunun için İslam birliğinin temeli olan D-8’ler bir an önce harekete geçirilmeli ve İslam savunma paktı bir an önce kurulmalıdır. Bu mümkün ve zaruri olan çözüm yolunun sürekli örtülmeye, gizlenmeye ve halkın gözünden ve gündeminden düşürülmeye çalışılması bile bizim ne kadar haklı olduğumuzun bir kanıtıdır. Dikkat ettiyseniz yıllarca dinmek bilmeyen Müslüman kanına ve gözyaşına çare olabilecek sunulmuş başka bir seçenek yoktur. Ve nihayetinde başbakan bile Birleşmiş Milletler’e güvenmediğini itiraf etmiş bizim yıllardır anlattığımız hakikatleri ikrar etmek zorunda kalmıştır. Öyle ise Birleşmiş Milletler çerçevesinde olan zülüm düzeni yerine İslam Birliği Temelli “Adil Bir Dünya” nın kurulması için bir an önce harekete geçilmelidir.
Biz Saadet Partisi mensupları olarak Gazze’nin şehitlerinin ümmetin şehitleri olduğunu, bizim şehitlerimiz olduğunu biliyoruz, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz ve şımarık İsrail’in en kısa zamanda döktüğü kanda boğulmasını yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.