BTP Akçaabat Belediye Başkan Adayı Bayraktar iddialı açıklamalarda bulundu..Bağımsız Türkiye Partisi Akçaabat Belediye Başkan Adayı Muharrem Bayraktar, “Benim arzuladığım belediyecilik, Türkiye sınırlarını aşan bir belediyecilik anlayışıdır. Ben, örnek bir belediyecilik oluşturmaya çalışıyorum. Öyle bir belediyecilik olsun ki, herkes benim projelerimi örnek göstersin istiyorum” dedi.
Söğütlü kanal projesiyle, dere ile denizi birleştireceklerini dile getiren Bayraktar, "Suyu yükselteceğiz ve İstanbul boğazına benzer bir yapı oluşturacağız. Buranın sağında ve solunda alışveriş merkezleri olacak. Bazı esnaflarımız oraya taşınacak. Orada otel olacak. Gezi parkları olacak. Yatırım yapmak için işadamları benim peşimden koşacaklar" diye konuştu.
AKÇAABAT'TA EN TEMİZ ADAY BİZİZ
SORU: 30 Mart'a artık sayılı günler kaldı. Seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor?
BAYRAKTAR: Yaklaşık 3 aydan beri çalışıyoruz. Vatandaşın bize ilgisi çok yüksek. Çünkü vatandaş yeni isimler arıyor. Bugünkü başkan, 20 yıldır belediye koltuğunda. Onun etrafındaki partili ve yakın arkadaşları da artık yeter diyor. Artık Sayın Türkmen'in dinlenme zamanı geldiğini ve yeni yüzlere ihtiyaç olduğunu çok iyi biliyorum. Dolayısıyla böyle bir tercih yaptık ve aday olduk. Bu bağlamda iktidar partisinin adayına oldukça mesafeli davranıyoruz. Diğer aday arkadaşların da bir belediye başkanlığı geçmişi var. Daha önce belde belediye başkalığı yapmış arkadaşlar var. Bu isimlerin hakkında biz bilgileri alıyoruz. Akçaabat'ta, hakkında şaibe olmayan en temiz siyasi parti biziz. Hakkında dedikodu yapılmayan bir aday olarak da o partinin adayı benim. Bunun için avantajlıyım. Bunun da sahada faydasını görüyorum. Bütün siyasi partilerden bana müthiş bir eğilim var. Partilerin yönetimlerinden dahi oy sözü alıyorum. Başka partilerdeki arkadaşlar beni telefonla arayarak, belediye başkan adaylarının hakkında dedikodular olduğunu ve kendi adaylarını desteklemeyeceklerini, bana destek vereceklerini söylüyorlar. Bize bu anlamda ilginç telefonlar geliyor. Ben de tabii mutlu oluyorum.
KAHVEHANELER İŞSİZ DOLU
Yeni fabrikaların kurulmaması, yeni istihdam alanlarının açılmaması, iş sahası diye alışveriş merkezlerin açılıp çocukların orada tezgahtarlık yapmaya mahkum edilmesi, işsizliği körükledi. Akçaabat'ta artık tütün üretilmiyor. Uygulamış olduğumuz tarım politikalarıyla tarlalarımızı boşalttık. Uygulanan siyasetle, tarlaları ve fabrikaları boşalttık. Ama kahvehaneler doldu. Halbuki kahvehanelerin boş, tarla ve fabrikaların dolu olması lazım. İnsanların çalışması lazım. Sistemi tersine döndürmemiz gerekir. 30 yaşına gelmiş bir delikanlı evlenip çoluk çocuğu olacağı yerde hala babasından para istiyor. Buna inanabiliyor musunuz? İşte ben Akçaabat'ta bunları çözmek için belediye başkanlığına aday oldum. Biz büyük düşünüyoruz. Akçaabat'ta işsiz gezen bu gençlere nasıl iş imkanı sağlarız? Biz bunun derdindeyiz.
KOLAYCILIĞA KAÇMAYACAĞIZ
SORU: Belediyeler yatırım yapmalı mıdır?
BAYRAKTAR: Belediyelerin böyle bir asli görevi yok. Belediyelerin, sadece devletin yasal olarak verdiği işleri yapması kolaycılıktır, tembelliktir. 15 yaşında olsam da ben bunu yaparım. Hazır kurulu düzen var. Ama benim ortaya koymuş olduğum çalışmalar hem hizmet sektörüne, üretime, yatırıma, istihdama katkı sağlayan hem de belediyeciliği klasik anlamından çıkaran uygulamalardır. Onun için ben bunları vurguluyorum. Biz işsiz vatandaşlarımıza iş sağlıyoruz diye kötü mü yapıyoruz? Bazı vatandaşlar, yatırım, belediyenin işi değil diyor. Benim vazifem değilse kimin vazifesi?
DENİZLE DEREYİ BİRLEŞTİRECEĞİZ
Akçaabat'ta meydan yok. Paris'e, Moskova'ya gittiğinizde oradaki meydanları görüyorsunuz. Belediye başkanı bunlara kafa yoracak. Ben bunlara kafa yoruyorum. Bunun için projelerimi geliştirdim. Kanal projesi bunun için ortaya çıkmıştır. Söğütlü kanal projesiyle, dere ile denizi birleştiriyoruz. Suyu yükselteceğiz ve İstanbul Boğazı’na benzer bir yapı oluşturacağız. Buranın sağında ve solunda alışveriş merkezleri olacak. Bazı esnaflarımız oraya taşınacak. Orada otel olacak, gezi parkları olacak. Yatırım yapmak için işadamları benim peşimden koşacaklar. Ben de yapmalarına izin vereceğim. Ama yatırım yapacak işadamlarına, Akçaabatlıları çalıştırma şartı koşacağım. Akçaabatlı para kazanacak. İstanbul Boğazı'nın küçüğünü ben Söğütlü deresinde yapacağım.
DUYDUĞUNUZDA DUDAĞINIZ UÇUKLAR
SORU: Söyleşimizin başlangıcında, şaibeye ve dedikoduya bulaşmadığınızı söylediniz. Diğer belediye başkan adaylarının şaibeye bulaştığını mı düşünüyorsunuz?
BAYRAKTAR: Benim şu ana kadar duyduklarımı söylesem, birçok aday seçime giremez. Seçimlere son 15 gün kala ben, insanların neler yaptıklarını ortaya koysam, bazı adaylar seçime girmeme noktasına gelir. Bana öyle bilgiler geliyor ki dudağınız uçuklar. İhalelerle alakalı bilgiler geliyor. Bazı insanlar, ihaleden parasını alamayıp başkanın peşine düşmüş. Duyduğunuzda mideniz bulanır. Ben bu yüzden girmiyorum bu işlere. Ben tertemizim. Temiz siyaset, temiz belediyecilik, temiz belediye başkanlığı bizim düsturumuzdur.
TÜRKMEN, PROJELERİMİZİ SAHİPLENİYOR
SORU: Projelerinizden bahseder misiniz? En çılgın projeleriniz neler?
BAYRAKTAR: En önemli projelerimizin başında Söğütlü kanal projesi var. Deniz ile dereyi birleştireceğiz. Bunun dünyada örneği yok. İkinci büyük projem teleferik projesidir. Bu teleferik projesi, Akçaabat’a çağ atlatacaktır. Sarıtaş Mahallesi’nde Şehitlik Tepesi var. Oradan inşallah bu teleferik Hıdırnebi’ye kadar gidecektir. Teleferik projesini Akçaabat’ta ilk defa ben dile getirdim. Fakat son bir haftadan beri mevcut belediye başkanı Şefik Türkmen de bunu konuşmaya başladı. Şefik Türkmen, başkalarına ait olan projeleri lütfen kullanmasın. Bu projeyi ben çizdim, ben hesapladım. Finansmanı da buldum. Siz caddenizi 20 yıldan beri yapamamışsınız. Ama bu proje büyük, bunu 25 senede yapamazsınız. Onun için bu benim işim. Ben bunu bir yılda yaparım. Son zamanlarda benim projelerimi kullanmaya başladılar. Ama vatandaşlar gereken cevabı vererek, bunların benim projem olduğunu biliyor.
İSTİHDAM SAĞLAYACAĞIZ
Teleferik projesini hayata geçirirsek, binlerce insan Akçaabat’a gelir ve esnafa çok fazla para bırakırlar; böylece ekonomi canlanır. Akçaabat cıvıl cıvıl olur. Aynı zamanda ticareti de canlandıran bir projedir. Üçüncü projemiz de; kadınlar, Salı günleri pazara ürünlerini getirirler. Tereyağını, sebzesini fakat bazıları bu ürünleri satamazlar. Kimisi ucuza almak ister. Moralleri bozulup ürünlerini dereye atarlar. Ben belediye olarak onların ürünlerine sahip çıkacağım. Belediye, destek anlamında tarımsal ve hayvansal ürünleri satın alma ofisi kuracak. Belediyeye bu ürünleri teslim edip, vatandaşlarımız paralarını alacaklar. Biz de bir ofis kurup, Karadeniz’de bu ürünleri pazarlayacağız. Buranın sebzeleri organiktir. Bir Gümüşhane’ye veya başka bir yere bu ürünleri getirdiğinizde, bunların değeri artar. Bu birim hem belediyeyi kalkındıracak hem de üreticinin karnını doyuracak. Bu alanda da ciddi anlamda istihdam sağlayacağım.
FINDIĞIN FİYATI YÜKSELECEK
Fındık ürünü için de güzel düşüncelerimiz var. Fındığı biz alıp stoklamayacağız. Maliyeti fazla olmayan ezme fabrikasında fındığı kullanıp bunu pazarlayacağım. Biz burada istihdam sağlayacağız ama Trabzon’da vatandaşın fındığını çok ucuza alan bazı tüccarlar var. Eğer biz belediye olarak vatandaştan 10 TL’den alırsak, onlar da mecburen fiyatları yukarıya çıkaracaklar. Herkes bana fındık vermeye çalışacak fakat benim amacım, bütün fındığı almak değil, amacım hem fındığını yükseltmek hem de istihdam sağlamaktır. Dolayısıyla bu firmalar, fındığın fiyatını yükseltecekler. Böylece fındığın fiyatı makul bir fiyata gelecek. Bu projeler ilktir. Hepsi istihdama yöneliktir. Bazı kişiler belediyenin neden bu tür işlere neden girdiğini sorguluyorlar. Bunu da sorgulayanlar, bu işten kendisine rant sağlayanlardır. Ama İspanya, fındık ürünü için köylüsüne 22 lira veriyor. Köylüsüne sahip çıkıyor. Biz neden 6 TL veriyoruz? Bu işi sadece tüccarlar değil, belediyeler de yapsın. Böylece fındık fiyatları artacak ve vatandaş da mağdur olmayacak.
AKÇAABAT'A YAYLA SUYU GELECEK
Huzurevi de yapmayı düşünüyorum, çünkü Akçaabat’ta geçenlerde bir olaya şahit oldum. Bir adam, 74 yaşındaki babasını dışarıya attı. Babasının kalacak yeri yok. Akçaabat’ta böyle çok insan var. Bunlara ben huzurevi projesi geliştirdim. Bu çok harika bir projedir. Bu proje inşallah hiçbir büyüğümüzü sokakta kalmayacak şekilde barındıracaktır. Ayrıca aşevi projemiz de var. Akçaabat inşallah benim dönemimde bir aşevine kavuşacak. Akçaabat’ta kimse aç kalmayacak. Bunun haricinde, Akçaabat’ta içme suyu hiç iyi değil. İnşallah Akçaabat’a yayla suyunu getireceğiz. 20 yıldan beri belediye başkanı olan bir vatandaş var ama mahallelerde bir çocuk parkı yok. İnşallah Akçaabat’ta çocuklar için parklar da yapacağız.
YAP-İŞLET-DEVRET MODELİNİ UYGULAYACAĞIZ
SORU: Güzel projeleriniz var ama bunları hayata geçirebilmek için yeterli finansmanı sağlayabilecek misiniz? İktidar partisinin belediye başkanı olmadığınızdan dolayı Ankara’dan gerekli destekleri ekonomik anlamda alabilecek misiniz?
BAYRAKTAR: Bakarsınız Allah nasip eder biz iktidara geliriz. Biz Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız adına konuşuyoruz ve onun Milli Ekonomi Modeli’ni Akçaabat’ta uyguluyoruz. Bu modeli uygularsak, Akçaabat’ta işsizlik olmaz. Kimse işsiz kalmaz. Biz projelerimizi yaparken, yap-işlet-devret modeli ile yapacağız. Gerekli firmalar gelerek bu projeleri yapıp işletecekler. Biz projeleri yapıp hazır hale getirdikten sonra belli firmalara gönderdik. Elbette biz sadece belediye olarak bunların tek başına altından kalkamayız. Ama eğer yap-işlet-devret modelini işleme koyarsak, belli firmalar gelip burada yatırımlar yapacaklar. Biz de yatırımcıların önünü açacağız. Ama yüzde 70 oranında Akçaabatlı vatandaşların çalıştırılması için şart koşacağız. Bizim hem finans kaynaklarımız var hem de bazı yatırımcılar zaten yatırım yapmak istiyorlar. Ayrıca biz her şeyi devletten beklemiyoruz. Biz kafaya bir şeyi koyduysak onu yaparız. Eğer devlet bize destek vermezse, bizim ‘a’ planımız var.
MİLLİ EKONOMİ MODELİ RUSYA'DA SES GETİRDİ
SORU: Akçaabatlılara neler söylemek istersiniz?
BAYRAKTAR: Akçaabatlılar, hemşerilerine ve adaylarına sahip çıksınlar. Hemşerileri kim? Haydar Baş Bey. Haydar Bey, Trabzonlu olan tek genel başkandır. Haydar Baş Bey’le birlikte 2013’te Moskova’ya gittik. Rus parlamentosu bir davette bulunmuştu. Orada Milli Ekonomi Modeli’nin anlatılmasını rica ettiler. Orada üç buçuk saat bu model anlatıldı. Bu Milli Ekonomi Modeli’ni Ruslar ayakta alkışladılar. Liberal Demokrat Parti Başkanı Vladimir Jirinovski, Türk düşmanı diye bilinir. Haydar Baş bu adama projelerini anlattı. Jironovski, bu projelerden o kadar etkilendi ki, ayağa kalkarak şöyle dedi; “Ne mutlu Türküm diyene!” Haydar Baş, Rusya’ya gidip Türk düşmanı Rus parti liderine bunu söylettiriyor. Türkiye’nin tanıtımını yapmak için bir takım lobi faaliyetlerinde bulunuyoruz. Bundan daha büyük bir tanıtım olabilir mi? Türk düşmanı bir adama“Ne mutlu Türküm diyene” dedirtebiliyorsanız; Türkiye’de de her şeyi yaparsanız. Akçaabat’ta hayli hayli yaparsınız. Biz Haydar Bey’in Milli Ekonomi Modeli’ni aldık. Biz bu projeleri uygulayacağız. Akçaabatlılar bize oy verirse, kahvehanelerde boş kimse oturmayacak. Çocuklar işsiz kalmayacak. Herkesin karnı doyacak. Biz bunu yaparız. Ben Akçaabatlılara şunu diyorum; eğer çocuklarınızın geleceğini düşünüyorsanız ‘bana oy verin’ diyorum