ÜLKEMİZDE BİR AN EVVEL 4-6 YAŞ OKUL ÖNCESİ DİNİ EĞİTİM VEREN ANA OKULLARI AÇILMALI VE HIZLI BİR ŞEKİLDE YAYGINLAŞTIRILMALIDIR.
Yeni öğretim yılına merhaba derken derneklerinin anaokulu eğitimiyle ilgili görüşlerini kamuoyuyla paylaşan AKİK-Akçaabat İlim Kültür Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Başkanı Ali BALTA, Günümüz Eğitim Sisteminin temel paradigmasının sadece kazanma üzerine kurgulandığını ve bunun ilerleyen günlerde toplumsal sancılarımızı dayanılmaz hale getireceğini söyleyerek ; “Günümüz dünyasında tüm direnme ve alternatif arayışlarına rağmen eğitimimiz birey için akademik başarı ve daha çok para kazanmak üzerine kurgulanmıştır. Aslında biz ebeveynler sekülarizmin bizi dünyaya çağıran öğretisine boyun eğerken İslam’ınukbaya açılan kapısını kendi ellerimizle hem bizim hem de çocuklarımız için kapatıyoruz.” Dedi.
Sözlerini Bediüzzaman Said-i Nursi’den alıntılarla devam eden BALTA, Bana : “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim ; karşımdamüdhiş bir yangın var…alevleri göklere yükseliyor, içinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hadise , bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler dar görüşler…” diyerek bu gün din eğitiminin gerekliliğine tarihi vicdani ve imani bir vurguda bulundu
Sözlerini; Çağdaş insanın sürekli bireyselleştiğini, bireyselleşen insanın çeşitli dış ve iç etkenlerle dini, milli ve toplumsal değerlere yabancılaştığını bununda sosyolojik kopmaları beraberinde getirdiğinden bahisle; İnsanoğlu bireysel varlığıyla dünyaya gelmektedir. Bireyler, aileleri, aileler ise toplumu oluşturmaktadır. Bu nedenle küçük yaşlardan itibaren kendisiyle ve yaşadığı toplumla uyumlu “Kur’an Ahlakıyla” ahlaklanmış bireyler yetiştirmek zorundayız. diyerek devam ettiren Ali BALTA; “ Maalesef sınırsız özgürlüğün çağdaşlık olarak dikte edildiği ve ahlaksızlığın özgürlük olarak takdim edildiği günümüzde, toplumu ayakta tutan aile kurumumuz ciddi anlamda yıpratılmakta ve darbe vurulmaktadır. Birey ve toplumun değer ve normlarını hiçe sayan yazılı basın, görsel medya, diziler ve yarışma programları başkalarının haklarına saygı duyma, şefkat, merhamet, hoşgörü, saygı, sevgi gibi insani değerleri; nikah, mahremiyet, kadının kutsallığına saygı, vefa ve sadakat gibi toplumsal değerleri altüst etmektedir. Bunun neticesinde ise insani değerlerden yoksun, kendi zevklerini tatmin etmeye ayarlı, kendisi için yaşayan “ben” merkezli egoist-ferdiyetçi bireyler ortaya çıkmaktadır. Acımasızca kendi anne-babasını ya da ailesini katleden, kendi zevki için gencecik kızların hayatını karartan, gayr-ı meşru bebek dünyaya getirmekle yetinmeyip bebeğini acımadan öldüren, daha rahat yaşamak için başkalarının mal ve canına kasteden merhamet ve şefkat yoksunu, insan görünümlü canavarların haberlerine nerdeyse her gün şahit oluyoruz.”Diyerek aktüel kültürün günümüz gençlerini nasıl ele geçirdiğinden bahisle çözüm yolu olarak ; “ Bu nedenle sevgi, saygı, merhamet, şefkat gibi insani değerleri besleyen dini ve ahlaki değerlerimizi küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza vermek zorundayız. Aktif eğitim süreci çocuğun doğumu ile birlikte başlar. Çocuk konuşmaya başlamadan önce hal ve hareketlerin, duygu ve hislerin ağırlıklı olduğu bir eğitim dönemi söz konusudur. Özellikle, çocuğun karakterinin büyük ölçüde şekillendiği 0–7 yaş bu açıdan çok önemlidir. Küçük yaşlarda çocuklar zihin ve duygu yapısı itibariyle almaya ve öğrenmeye çok müsaittirler. Öğrendiklerini kolay kabul eder ve hayatı boyunca unutmazlar. Çocuklarımızın zihni ve kalbi kötülüklerle, çirkin şeylerle kirlenmeden, dini, ahlaki, kültürel norm ve değerlerimiz anlatılırsa ilerideki hayatına bunlar şekil verecektir.” dedi.
Dernek olarak anaokullarındaki dini eğitimi masaya yatırdıklarını ve hiçte hoş olmayan bir tabloyla karşılaştıklarını belirten Ali BALTA;Kendi ülkemizde Anaokulları öğretim programlarını incelediğimizde somut ve İslami anlamda bir dini eğitim ve öğretimin verilmediğini müşahede etmekteyiz.Gelişmiş ülkeler bu konuda bizden oldukça öndedir. Mesela Almanya, Avusturya okul öncesi dini eğitime oldukça önem vermektedir. Hatta bu işi bizzat kiliseler yürütmektedir. Derneğimizin İlmi Araştırmalar Komisyonunca bizzat gidilerek yerinde yapılan gözlemlerle bu durum aynen tespit edilerekulaşılan bilgiler,raporumuza kaynak teşkil etmektedir. Yaptığımız araştırmaya göre Almanya’da ana okullarının büyük bir bölümü Kiliselere aittir. Devlete bağlı ana okullarında da dinî motifler sürekli kullanılmaktadır. Avusturya da ise, ana okullarında“Ruhanî Animasyon” adı ile aynen din dersi gibi ya da din dersine tamamlayıcı şeklinde dersler yapılmaktadır ve öğrenciler ara sıra kiliseye götürülerek dinî ayinler yaptırılmaktadır. Katolik ana okullarında dersler çoğunlukla dua ile başlamaktadır. Yine bu okullarda ve her sınıfta haç vb. dinî resim ve levhalar bulunmaktadır.dedi.
Ekonomik zorlukların neticesinde kadının çalışma hayatına katılmasının olumsuzluklarından bahsedenBALTA ; Kadının iş hayatına gittikçe daha çok katılması, bu durumdaki annelerin çocuklarıyla yeteri kadar uğraşamaması ve analık eğitimi görevini tam yapamaması,birçok annenin, çocuğun özelliği, çocuk ruh bilimi ve çocuk eğitimi alanlarında yeterli bilgi ve beceri sahibi olmaması anaokullarını ve anaokullarında çocukpedagojisini bilen uzman öğreticilerle din eğitimininverilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gerekçeler doğrultusunda ;Ülkemiz de de bir an evvel 4-6 yaş okul öncesi dini eğitim veren ana okulları açılmalı ve hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Küçük yaşlarda çocuğa dinî bilgiler, zihinsel gelişimleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak verilmelidir. Çocuğun zihin gelişimi ne düzeyde ise ona o şekilde eğitim verilmelidir. Okul öncesi din eğitimi ihmal edilmemelidir. Çünkü 0-7 yaş çocuğun bilinçaltının şekillendiği dönemdir. Bu yaşlarda çocuğun bilinçaltı sevgi, saygı, merhamet, şefkat, Allah ve Peygamber sevgisi ile iyice beslenmelidir. Bilinçaltına yerleşen bu değerler, ileri yıllarda çocuğun kullanacağı ve değerlendireceği önemli bir malzeme olacaktır. Hayatının her devresinde, hayata ve olaylara bu perspektiften bakacak, her şeyi bu doğrultuda değerlendirecek ve hayatına yön verecektir. Bu değerler çocuklarımızın toplumsal gelişimini sağlıklı bir şekilde devam ettirmesini, kendine ve başkalarına saygılı bireyler olmasını sağlayacaktır. Bu durumda Milli Eğitim Bakanlığına ve Diyanet İşleri Başkanlığına çok büyük görevler düşmektedir. 4-6 yaş okul öncesi dini eğitim devlet politikası haline getirilmeli, Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının organizasyonunda köylerden şehirlere kadar hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Elbette ki tüm bu çalışmaların başarısı için donanımlı profesyonel eğitimcilere ihtiyaç vardır. Ne yazık ki eğitim fakültelerimizde bu yönde bir başlangıç, telaş yada yenilenme görülmemektedir. Bu yüzden Eğitim Fakültelerimizde ya da derneğimizin önerdiği öğretmen üniversitelerinde yada İlahiyat Fakültelerimizde her din mensubumuzun eğitimi için Din Pedagogları Öğretimi Bölümü kurulmalı bu bölümlerden yetişen öğretim elemanlarınca anaokullarındaki din eğitimleri gerçekleştirilmelidir.Dedi.
Akçaabat’ımız için yapılabileceklerle ilgili konuşan BALTAAkçaabat’ımızdaki anaokulu yönetici ve öğretmenlerimizi çok beğeniyor ve önlerinde saygıyla eğildiklerini söyledikten sonra, özetle;“Tüm bu gelişmeler ışığında Akçaabat’ımızda Okul Öncesi Din Eğitimi çalışmalarının ivedilikle başlatılması için bu konularda çok hassas olduğunu bildiğimiz İlçe Milli Eğitim Müdürümüzün ve Kuran Öğretiminde çok değerli hizmetleri olanMüftümüzün ve müftülük personelinin projeye önderlik yapacağına olan inancımız sonsuzdur. Bu çalışmaların dışında Diyanet İşleri Başkanlığı'mızca yürütülen “Kuran Kursları Okul Öncesi Din Eğitimi Projesi'ninAkçaabat’ımızda da en kısa zamanda uygulamaya geçirilmesini de beklemekteyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.